Eğer bir marka tescil edilmezse, işletme veya girişimci için ciddi hukuki ve ticari riskler ortaya çıkabilir. İşte tescilsiz marka kullanımının getirdiği başlıca riskler:
1. Başkası Markanızı Tescil Edebilir
Markanızı tescil ettirmezseniz, başka biri aynı veya benzer bir markayı tescil edebilir. Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT), marka başvurularında öncelik ilkesini uygular. Yani, ilk başvuran kişi hak sahibi olur. Eğer bir rakibiniz veya üçüncü bir kişi sizin markanızı tescil ettirirse:
- O kişi markanın yasal sahibi olur.
- Siz, kendi markanızı kullanmaya devam ederseniz, marka hakkı ihlali gerekçesiyle size dava açabilir.
- Marka adınızı değiştirmek zorunda kalabilirsiniz, bu da marka bilinirliği açısından büyük bir kayıp olabilir.
2. Hukuki Koruma Olmaz
Tescilli markalar 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu (SMK) kapsamında hukuki koruma altındadır. Eğer markanızı tescil ettirmediyseniz:
- Markanızı izinsiz kullananlara karşı hukuki yaptırım uygulayamazsınız.
- İhlal durumunda tazminat talep edemezsiniz.
- Mahkemeye başvursanız bile, tescilli marka sahipleri kadar güçlü bir hak iddia edemezsiniz.
3. Rakipleriniz Tarafından Kullanılabilir
Tescil edilmemiş bir marka, rakipleriniz veya sektördeki diğer kişiler tarafından rahatlıkla kullanılabilir. Özellikle popüler veya değerli bir marka adınız varsa, kötü niyetli kişiler bu adı tescil ettirerek sizi zor durumda bırakabilir.
Sonuç olarak:
- Markanızın özgünlüğü kaybolur.
- Pazarda rekabet avantajınız azalır.
- Müşterileriniz rakip markalarla karıştırabilir, marka sadakatiniz zarar görebilir.
4. Alan Adı (Domain) ve Sosyal Medya Kullanımı Engellenebilir
Eğer markanızı tescil ettirmeden işletiyorsanız, rakipleriniz veya kötü niyetli kişiler ilgili alan adlarını ve sosyal medya hesaplarını tescil edebilir.
Örneğin:
- Markaniza ait “.com” veya “.com.tr” uzantılı alan adlarını başkası alabilir.
- Sosyal medya platformlarında sizin markanıza ait kullanıcı adlarını başkaları kullanabilir.
- Sonrasında bu alan adlarını veya hesapları geri almak için yasal süreçlere başvurmanız gerekebilir, ki bu hem zaman hem de maliyet açısından dezavantaj yaratır.
5. Franchising ve Lisanslama Fırsatlarını Kaçırırsınız
Eğer bir markanızı büyütmek, franchising vermek veya başkalarına lisans yoluyla kullanım hakkı tanımak istiyorsanız, markanızın tescilli olması gerekir.
Tescilsiz bir marka:
- Lisanslanamaz.
- Franchise verilemez.
- Ticari değer oluşturmaz.
Büyük yatırımcılar ve iş ortakları, genellikle tescilli markalarla çalışmayı tercih eder. Bu nedenle, tescil edilmemiş bir marka, işinizin büyümesini zorlaştırabilir.
6. İhracat ve Uluslararası Koruma İmkânsız Hale Gelir
Eğer markanızı yurt dışında da korumak istiyorsanız, Türkiye’de tescilli olması büyük bir avantaj sağlar. Madrid Protokolü ve Avrupa Birliği Marka Sistemi (EUIPO) gibi uluslararası sistemler, sadece tescilli markalar için geçerlidir.
Tescil edilmemiş bir marka ile:
- Yurt dışında marka koruması elde edemezsiniz.
- Başka ülkelerde markanızı çalan kişilerle mücadele edemezsiniz.
- İhracat yaptığınız ülkede markanız başkası tarafından tescil edilirse, ürünlerinizi o ülkede satamayabilirsiniz.
Sonuç: Marka Tescili Bir Lüks Değil, Bir Zorunluluktur
Markanızı tescil ettirmemek, uzun vadede işletmenize ciddi zararlar verebilir. Tescil edilmemiş markalar hukuki korumadan yoksun kalır, rakipleriniz tarafından kullanılabilir ve işinizin büyümesini engelleyebilir.
Eğer marka tescili yaptırmayı düşünüyorsanız, erken başvuru yapmak, olası riskleri önlemek açısından en akıllıca adımdır.
Ayrıntılı bilgi ve izleme için 0216 553 22 23 telefon üzerinden hemen bizimle iletişime geçebilirsiniz. İletişim bilgilerimiz için tıklayın.
