Tescilsiz marka, tapusuz arazide bina inşa etmek gibidir.
Evet, tescilsiz marka kullanımı, tapusu alınmamış bir arazi üzerine bina inşa etmeye çok güzel bir şekilde benzetilebilir — hatta bu, konuyu hem hukuki hem de stratejik açıdan anlatmak için oldukça etkili ve anlaşılır bir metafordur.
Benzetmenin Açılımı:
Tescilsiz Marka = Tapusuz Arazi
Tescil ettirmediğiniz bir marka, aslında sahiplik hakkınızı resmî olarak ispat edemediğiniz bir fikri mülkiyettir. Nasıl ki bir arazinin tapusu yoksa, o araziye dair hak iddia etmek zorlaşır, tescilsiz bir markaya dair hak iddia etmek de o kadar risklidir.
Marka Yatırımları = Bina İnşaatı
Siz bu marka altında ürün satıyor, reklam yapıyor, müşteri kazanıyor olabilirsiniz. Yani üzerine ciddi emek ve sermaye yatırdığınız bir "bina" inşa ediyorsunuz. Ama tapu (yani marka tescili) olmadığında o bina bir gün başkasının olabilir!
Risk: Tapu Başkasının Elinde
Tescil edilmemiş bir markayı, sizden önce veya sonra bir başkası tescil ettirirse, tüm yatırımınız elinizden gidebilir. Tıpkı başkası gelip "bu arsa benim, tapusu burada" dediğinde binanızı kaybetmeniz gibi… Üstelik bir de yıkım masrafları çıkar! Marka dünyasında bunun karşılığı: marka kullanımını bırakmak zorunda kalmak, tazminat ödemek, itibar kaybı yaşamak.